erdalceylan.tripod.com

SPOR

ANASAYFAM
SIZDEN
HABER
LINK/DOKUMAN
DENIZDEN GELEN LEZZET 1
DENIZDEN GELEN LEZZET 2
FOTO
SPOR
HAYRABOLU

BESIKTAS " BJK "

GALATASARAY " GS "

FENERBAHCE " FB "

TRABZONSPOR "TS "

HINCAL ULUÇ (fotomaç gazetesindeki yorumu)
Türkiye kaybetti
Dünya Kupası'na gidemezsek bunda Ersun Yanal'ın bir suçu yok. Suç çapı, yapısı belli, kapasitesi belli adamı aldığı sonuçlara rağmen orada tutanlarda Birkaç Fenerli üyenin ısrarı ve Bıçakcı'nın masaya yumruğunu vuramaması nedeniyle bugünlere geldik. Grubun favorisiyken medet umar hale düştük


Milli takımın ortaya koyduğu futbolun alkışlanılma-sı gerektiğini söyleyenler var. Siz bu görüşe katılıyor musunuz?
Ben sokakta milli takımın futbolunu ya da Ersun Yanal'ın alkışlanması gerektiğini söyleyene rastlamadım. Kuralar çekildiği zaman bu grubun bir numaralı takımı bizdik. Şimdi bırakın 1. olmayı, 2.'lik bile Kaf Dağı'nın arkasında. Bundan sonra ki bütün maçlarımızı kazanmamız dahi yetmiyor. Bizim play-off oynamamız için rakibin puan kaybetmesini beklemek zorundayız. Grubun en iyisi olan takım 4 maç kala böyleyse bunun alkışlanacak yanı yoktur.
Ayrıca oyunun neresini alkışlıyorlar, kim alkışlıyor hayretler içindeyim! Şimdi Ersun Yanal diyor ki, "Hakan Şükür benim sistemime uymuyor." Saygı duyuyorum. Ama Ukrayna maçında 53, Yunanistan maçında 57 orta var. Yani bu kadar doldur boşalt oynayan bir takımda Hakan Şükür'ün sisteme nasıl uymadığını bir teknik direktörün anlatması lazım! Bunu anlatamıyorsa ya futbolu bilmiyordur, ya da beni aldatmaya çalışıyordur, gerçekleri saklıyordur. Bunların ikisi de bir lider adama, bir güvenilir adama yakışmaz. Ne yaptığını bilmeyen ya da bildiğini söyleyemeyen bir adam Türk Milli Takımı'nı bir yere taşıyamaz. İki maçta 120'ye yakın orta yapıyor milli takım. Oynadığı futbol iki maçta da aynı. Doldur Allah doldur 18'e topu.

FATİH DAHA GELİŞECEK
Fatih Tekke 57 ortadan dördüyle buluştu. Efendim "Gol kralı, asist kralı." Bunlar ayrı şeyler. Ersun Yanal istatistiklerle milleti kandırmaya çalışmasın. Jardel dünya gol kralıydı, Brezilya Milli Takımı'nda oynayabildi mi, kadroya girebildi mi? Bunu Fatih Tekke'yi küçümsemek için söylemiyorum. Fatih Tekke geleceği çok parlak bir oyuncu. Gelişecektir. Ama milli maç oynamak başka bir şeydir. İki; Hakan'ın oynaması veya oynamaması rakipler açısından da önemli. Fatih Tekke'ye başka türlü bakıyor dünya, Hakan Şükür'e başka türlü. Şimdi Ukrayna, Türkiye'ye gelirken ayaklarımız titriyor, "Shevchenko Shevchenko" diye. Shevchenko değil de Ukrayna gol kralı Mevişenko gelse, kimin umurunda olur. Aynı şey bizim için de geçerli. İnsanların korktuğu bir tek isim var Hakan Şükür. Hemen hemen her milli maçta gol atmış, milli takımın da, liglerin de gol kralı bir adam. Eee "Sistemime uymuyor!" Devre arasında Emre diyor ki, "Hoca topu yere indirelim. Adamların savunmasının boy ortalaması 1.80'in yukarısı, bizim en uzun adamımız 1.70, habire oraya orta yapıyoruz." "Hayır, havadan oynaya devam edin, benim sistemim bu" diyor. Senin sistemin havadan oynamaksa tekrar tekrar soruyorum izah et: Hakan Şükür niye uymuyor sistemine?

RÜZGARA GÖRE KONUŞUYOR
_Yanal'ın Hakan Şükür'ü kadroya almamasında başka nedenler olduğu da konuşuluyor. Niye açıklamıyor?

Düşündüğünü açıklayamayan, gerçekleri cesurca söyleyemeyen birisine ben nasıl güvenirim, arkasından giderim. Rüzgara göre konuşuyor. Bütün sistemi Hakan Şükür üzerine kurulu ama Hakan Şükür yok sahada. Şimdi tabii sorun Ersun Yanal değil. Sorun Ersun Yanal'ı oraya getirenler ve orada tutanlar. Ersun Yanal niye bu koltuğa oturmuş? Bunu bize bir anlatsınlar ve takımı bu hale getirdiği halde hâlâ nasıl görevde kalıyor, ardından bunu izah etsinler. Suç Haluk Ulusoy ve Levent Bıçakcı federasyonlarının. Türkiye 2006'ya gidemezse bunda Ersun Yanal'ın çok büyük bir günahı yok. Çapı belli, kapasitesi belli, kafası belli, yapısı belli adamı aldığı sonuçlara rağmen orada tuttular. Yaptığı konuşmaların inandırıcı olmamasına rağmen tuttular. Neticede bu hale geldik.

FENERBAHÇELİLER KORUDU
Levent Bıçakcı, dört ay evvel Almanya'da benimle konuşurken Yunanistan'ı yenersek çok şeyin değişeceğini biliyordu. Ersun Yanal'ın değiştirilmesi gerektiğini de biliyordu; değiştiremedi. Federasyondaki Fenerbahçeliler, Fenerbahçe'yi çok sevdiğini her haliyle gösteren Fenerbahçeliler, Ersun Yanal'ı milli takımın başında tuttular. Ülkede başkanlık sistemi olmasına rağmen... Levent Bıçakcı yumruğunu masaya vurumadı, "Ben riski almıyorum. Ersun Yanal gidecek" diyemedi. İki tane Fenerli üye "Ersun, Ersun" dediler bu noktaya geldik. Ama onlar da sorumlu değiller: Suçlu Levent Bıçakcı'dır. Eğer değiştiremiyorsan, gücün de yetmiyorsa bu işi bırakacaksın. Nereden bakarsan bak yanlış ve kaybeden Türkiye oldu. Biz Almanya'nın en güçlü adayıydık. Bir evvelki Dünya Kupası'nın 3.'sü olarak orada olmalıydık. Bu 3.'lüğe Aziz Yıldırım gibi "Tesadüf" demesinler diye orada olmalıydık. Almanya'da kendi sahamızda gibi oynayacaktık. Şimdi gidemiyoruz.

FUTBOLDAN ANLAMIYOR
_Oyun anlayışını nasıl buldunuz?
Tek forvetle başladı, ardından Tuncay ve Necati'yi oyuna aldı.
Adam farkında değil. Tuncay'ın Fenerbahçe'yi sezon başından beri nasıl ateşlediğinin, nasıl coşturduğunun, nasıl taşıdığının farkında değil. Daum, Tuncay'ı "Sevmiyor, yıpratmak istiyor" diye o da aynı dumen suyuna giriyor. O takımın bütün rengini, havasını değiştirecek adamın Tuncay olduğunun farkında değil. Tuncay'ı 60. dakikada oyuna sokuyor. Şimdi, Yunanistan'ın savunma futbolu oynadığını dünyanın en aptal, en geri zekalı yorumcuları bile biliyor. Bir tane forvet bırakıyorlar, kapanıyorlar, kontratakla gol arıyorlar. Kaç kişi bekledik? Böyle bir Yunanistan'a karşı iki ön libero Hüseyin ve Koray'la oynamanın anlamı var mı? Oraya atak adamlar, klas adamlar, oyun kurucu adamlar, teknik adamlar koysan olmuyor mu? İki tane stoperin var önlerine iki stoper daha koyuyorsun. Kimden korkuyorsun, neden korkuyorsun? Adam gelmiyor ki üstüne zaten. Bunun farkında değil. Türkiye'yi eksik oynattı. Koray ve Hüseyin'e bu takımda yer yok. 45 dakika sonra anladı ki Koray'ın yeri yok ama Hüseyin'in yeri olmadığını hiç anlamadı. Zaten anlasa da yerine koyacak adam yok. Düşünebiliyor musunuz, 0-0 maçı kazanmamız lazım. Kurtarıcı adam Serkan. Yani kendinizi o takımın futbolcusu olarak düşünün. Sonuncu oyuncu değiştirme hakkını kullanıyor teknik direktörünüz ve takıma Serkan giriyor. "Vay be şimdi o bir çakar!!!"

FIRSATI DA KULLANAMADI
Serkan girerken gereken değişikliği de yapamadı. Ben dedim ki, Serkan'ı sağ beke alır, Altıntop'u ortaya koyar. Altıntop şut menziline girer. Çünkü adamlar kalecileri dahil öyle boylular ki, armut gibi topladılar topları. O zaman bu takıma şut atacaksın. Zon defans yapıyor adamlar basketbolda olduğu gibi. Kapanmışlar 18'in etrafına. Zon defansı çözmenin yolu şuttur. Şut atacak adam sağ bekte. Çünkü kafasında Altıntop sağdan topu getirip orta yapacak. O takımın en sert topa vuran adamını orta yapmak için kullandı 90 dakika. Serkan fırsatı eline geçtiği halde. Ersun Yanal futbolu bilmiyor, hakikaten bilmiyor. Rakibi analiz etmeyi bilmiyor, seçtiği takımla rakibin alakası yok. Türk futbolu bu kadar düştü mü, bu kadar acizleşti mi? Kenarda oturan adamlar arasında bir tane oyunu değiştirecek adam yok. Tuncay! Onun içeride olması gerekiyor.

DAHA KÖTÜSÜNÜ GÖRMEDİM
Federasyonun elinde bilgiler var. Şike iddiaları gazete manşetlerinde. "Bahis oynayan Trabzonlu milli futbolcu kim?" diye. Yanında Gökdeniz'in resimleriyle. Ortalık birbirine karışmış. Sen bu Gökdeniz'i sahaya çıkarıp hayır bekliyorsun. Şimdi Kazakistan dönüşü o dosyalar açılacak, bakalım ne olacak? Benim bildiğimi Gökdeniz bilmiyor mu? Bu çocuğun kafası karışık olmaz mı? Kafası karışık adamın Yunanistan maçında ne işi var? Bunların farkında değil Yanal. Takımın morali nedir, bireysel moral nedir, bireysel taktik nedir? Bilmiyor. Yanında da bunları anlatacak bir adam da yok. Adını sanını kimsenin bilmediği yardımcı antrenör var milli takımda. Türk Milli Takımı'nın bu kadar zayıf bir kadroyla yöneltildiği görülmedi.

DAHA BAŞTAN BELLİYDİ
_Son 4 maça girildi. Bundan sonra ne olur?
Bitmeden bitmez. Ama şu anda Ukrayna'nın yerinde biz olmalıydık. Liderliği garantilemiş olmalıydık. Şimdi biz bütün maçlarımızı kazansak bile Yunanistan'ın puan kaybetsini bekleyeceğiz. Liderlikten umudumuzu kestik, "ikinci olalım da play-off'a girelim" diye çırpınıyoruz. Onun için rakibimizin, diğer rakibimizi yenmesi için dua edeceğiz. Dünya 3.'sü Türkiye'yi bu hale getirdik. Şimdi diyor ki Ersun Yanal, "Ben Dünya 3.'sü takımı devralmadım." Ortada iki tane takım vardı. Dünya 3.'sü olmuş A Takımı ve Konfederasyon Kupası'nda bütün seyredenleri büyülemiş, ümit takım, yeni takım. Sana iki tane takım teslim edildi birisi dünün, birisi de yarının takımı. Dünün ve yarının takımından Ersun Yanal, bugünün takımını çıkarmayı başaramadı. Çapı bu kadar. Çıkaramayacağı Gürcistan maçında besbelli iken, onu ısrarla görev başında tutanları ben anlamıyorum.

GÜNEŞ BU KADAR DEĞİLDİ
_Dünya üçüncülüğüne rağmen bir önceki teknik direktör Şenol Güneş de eleştiriliyordu. "Gelen gideni arattı" diyebilir miyiz?
Şenol Güneş'i en çok eleştirenlerden birisi de bendim. Ama Şenol Güneş'te bir futbol nosyonu vardı. Bunda o da yok. Tekrar söylüyorum "Benim sistemimde Hakan'a yer yok" deyip de iki maçta 120 orta yaptırmasını bana birisi anlatsın. Şenol Güneş böyle bir hataya düşmedi. Şenol Güneş'i ben Hakan'ı oynattığı için eleştiriyordum. Hakan o sırada dökülüyordu. Kenarda Nihat gibi, İlhan gibi o zamanın iki formda adamı vardı. "Bunlara şans tanı" diye. Götürdün başlattın tamam ama adam oynayamıyor, formsuz. Moralmen sarsılmış, yıkılmış. Hakan Hakan değil. Bu Hakan da ısrar etme. İnsanları yerine ve zamanına göre değerlendireceksin. Bu dengeyi iyi kurmak gerekiyor.


Hakan Şükür hakkında şok iddia
Fehmi Koru, Hakan Şükür`ün, "tarikatçı" olduğu gerekçesiyle "talimatla" A Milli Takım`dan kesilmiş olabileceğini yazdı....
Fehmi Koru, Taha Kıvanç takma adıyla yazdığı köşesinde şu çarpıcı ifadeye yer verdi: "Şenol Güneş`e, `Hakan`ı kes` talimatı veremeyen biri veya birileri, Yanal`ın sadece bu şartla Milli Takım`ın başına gelmesini sağlamışlarsa şaşırmam.

Lucescu: Gurur duyarım
Milli Takımlar için ismi geçen Lucescu konuştu: "Bu görev benim için büyük şereftir..."

Hakan`a daha çok destek
Yeni Şafak yazarı Fehmi Koru, Yanal`ın Hakan Şükür`ün milli takıma alınmaması karşılığında göreve getirildiğini iddia etti.

Ersun Yanal`ın Hakan Şükür`ü Milli Takım`a "Sistem gereği" almadığını açıklamasından beri süren Yanal-Şükür polemiği spor sayfalarından siyaset sayfalarına yansıdı. Yeni Şafak Gazetesi yazarı Fehmi Koru, Taha Kıvanç takma ismiyle kaleme aldığı yazısında Hakan Şükür`ün Milli Takım`a bazı güçler tarafından alınmadığını öne sürdü. AKP iktidarına yakınlığıyla bilinen Koru, Ersun Yanal`ın Hakan Şükür`ün bir daha kadroya alınmaması karşılığında göreve getirildiğini öne sürdü. İşte "Yanal`ı tanımam, bu sebeple bir futbolcuyu `tarikatçı` diye hak ettiği bir konumdan uzak tutacak kadar bağnaz mıdır, bilemem" diyen Fehmi Koru`nun ilginç iddiası: "Ersun Yanal`ın Hakan Şükür fobisi var. Bu konune zaman açılsa, ben, "Muhtemelen sözünden çıkamayacağı birinin telkinidir" görüşümü beyandan geri durmuyorum. Şenol Güneş`e benzer bir telkinde bulunamayacak biri veya birileri, Ersun Yanal`ın sadece bu şartla Milli Takım`ın başına gelmesini sağlamışlarsa hiç şaşırmam..."

Canaydın: Bize baskı yok
Konu hakkında SABAH`ın sorularını yanıtlayan G.Saray Başkanı Canaydın ise "Bize Hakan Şükür ile ilgili Fehmi Koru`nun iddia ettiği türden bir baskı asla gelmedi. Hatta bir gazete benim Hagi`ye Hakan Şükür`ü oynatma, yardımcı antrenör yap` dediğimi öne sürdü. Bu yazı bile tamamen hakikat dışıdır. Ben böyle bir şey asla demedim" ifadesini kullandı.

İLKER ATEŞ (fotomaç gazetesindeki yorumu)
Gitmiyorsa gönderilsin

Eğer Dolmabahçe semalarında "istifa" sesleri yankılanmışsa ve bu haykırış Ortaköy'den, Harbiye'den bile duyulmuşsa, 'işin sonu gelmiş' demektir. Ben Ersun Yanal'ın işbaşı yapmasını olumlu bulanlardan da olmadım, hemen ardından gitmesini isteyenlerden de.. "Madem ki çoğunluk böyle istedi, o zaman belli bir süre susmalı" diyenlerden oldum. O süre bitti.. Görüldü ki, milli takım elbisesi Ersun Yanal'a bol geldi. Kazakistan maçını kazanmış olsak dahi, Ersun Yanal'ın vereceği en güzel karar, istifa kararı olmalıdır. "İstifayı düşünüyor musunuz?" diye soranlara "Bu ne biçim soru?" diyen bir teknik adam olaya böyle yaklaşmayı sürdürürse B planı devreye sokulmalı ve görevden alınmalıdır.
Şu belli oldu.. Ersun Yanal'la bir yere varamayız. Yunanistan maçının birinci ve ikinci yarı falsoları tamamen onun eseriydi. Yanal, şansın yeniden bize dönebileceği böyle tarihi bir sınavda affedilmez hatalar yaptı. Bazı arkadaşlar onun sahaya doğru 11 sürdüğünü savundular. Hayır, yanlış 11 sürdü.. Bir tek yanlışlık bile doğru 11'i bozar. Yunanistan defansını Avrupa'da kimse aşamazken, o tuttu Fatih Tekke'yi kurtların arasına kuzu gibi attı. Kazanması gereken takımı, tek forvetle evinde değil, adeta deplasmanda oynattı. Korktu.. Necati ve Tuncay'dan birini Fatih'in yanına koyup riske girerek cesurca başlayamadı. İkinci yarıdaki hava toplarında bütün Türkiye birisini ararken; o, aklından bile geçirmedi. Ersun Yanal sayesinde göbeğimizi artık kendimiz kesemeyecek, kaderimizi kendimiz belirleyemeyeceğiz. Üstelik geri kalan 4 maçın 3'ü deplasmanda. Bir yanlış seçim yüzünden Almanya hayallerimiz, matematik dışında gitti. Bilgisayar tarafı parlak birisi, Yunanistan maçının senaryosunu böyle yazmışsa, ekranı kapatsın. "O giderse kim gelir?" derseniz, yanıtım hazır.. Aykut var.. Samet var.. Ziya var.. Şifo var.. Hatta oyun okumanın ustası kesilen Rıdvan var.. Tecrübeleri bile yeter.

Rehhagel ne istediyse Yanal yaptı
BİR futbol takımı bu kadar çok top kaybı yapıyorsa, Dünya Kupası finallerine gitmesin. Öyle olursa bu, futbol namına ayıp olur.
Rakibin oyun şekli belli. Biz, rakibe göre oynamayacağız. Bu maçı kazanmak istiyorsak, -ki mecburduk- onların oyununu bozmamız gerekirdi. Biz ne yaptık? Otto Rehhagel ne istediyse, Ersun Yanal`a onu yaptırdı.

Aldığımız her topu şişirdik. Hücumda kafa vuracak oyuncumuz yok. Şimdi burada diyeceksiniz ki, "Fatih Tekke kafayla Türkiye liginde kaç tane gol attı?" Atar, Fatih Tekke seneye de kafayla gol atar. Çünkü, burası Türkiye ligi. O boyla Avrupa`da kafa golü attıranı döverler. Bizde ise transferine zam yaparlar.

Gökdeniz`in burada işi yok
İkinci yarıda oyuna Tuncay girince forvette hareketlendik. Kafaya çıkmaya başladık. Yunan defansı rahatsız oldu. Şimdi burada biraz duralım. Sen maça Gökdeniz`le başlıyorsun. Gökdeniz kötü oyuncu değil. Hatta cümleyi biraz daha iddialı hale getirelim; çok iyi oyuncu. Ama artık bundan sonra Gökdeniz`in Türkiye liglerinde futol oynama şansı çok az. Hatta olmaması gerekir. Çünkü, A.Sebat-Kayseri maçından sonra Fubol Federasyonu`nun elinde olduğu iddia edilen kasetler eyleme konursa, Gökdeniz`in bırakın bundan sonra, bu milli maç kadrosuna da alınmaması gerekirdi. Eğer haklıysa, aklanana kadar. Ama biliyorsunuz, İngiltere`de Ferdinand takım kurtaran aslan olmasına rağmen idrarını vermeye geç gittiği için 6 ay ceza yedi. Normal, İngiltere ile Türkiye arasında bu kadar fark olacak.

Sanki merkez istasyon
Orta alanda topa hakim olamadık. Defanstan çıkarken çabuk hareket edemedik. Bütün bunlar olunca da forvette etkisiz kaldık. Yıldıray, önünde boş alan bulursa veya ona top verilirse diklemesine rakip defansın arasına sürpriz deparlar atabilen bir oyuncu. Özellikle de topla. Bunu yaratamadık. Emre kendini kral ilan etmiş. Top ondan geçmeden hücuma kalkmıyor. Mübarek sanki merkez istasyon.

Dün gece oyun planımızda, mücadelemizde, bu oynadığımız futbolla galibiyeti hak etmedik. Yunanistan en iyi iki adamı oynamamasına rağmen istediğini elde etti. Çok da fazla hücumu düşünmediler.

Merk, UEFA`dan torpilli
Markus Merk iyi bir hakem değil. Bakmayın, UEFA`da da torpil, çevre, ülke baskısı var. Bence idare ettiği maçlar, hak ettiği maçlar değil. Onun için yalnızca bu maçta en az 6-7 tane çok önemli hata sıralayabilirim. Notlarımı da aldım ama uzatmayacağım. Yalnız, şunu özellikle söyleyeyim, en doğru kararı, Yıldıray`ı atmasıydı.

Sevgili okuyucular, bunu Ersun Yanal için söylemiyorum. Onun da büyük hataları oldu. Yalnız Türkiye ligini Fenerbahçe takımı koca bir sezon boyu oynadığı futbolla lider olarak kapatıp şampiyon olmuşsa, bu milli takımdan çok fazla bir şey beklemek hayal olur. Bakın, milli takımımızda oynayan kaç oyuncumuz Türkiye`den giderek Avrupa`da başarılı oldu? Bir de dönün bakın, Yunanistan takımında kaç oyuncu Avrupa liglerinde top oynuyor. Tamam, AB ülkesi olmaları bu faktör için bir avantaj. Ama dün geceki oyun mantaliteleri birebir mücadeleleri onların bizden daha tecrübeli olduğunu gösterdi.

Yoksa ben F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım gibi düşünmüyorum. "Ne var yani, Ersun Yanal`a sahip çıkalım, O, Türk çocuğu değil mi?" demişti. Bir anda aklım karıştı. F.Bahçe`de çalışan Mustafa Denizli ile Rıdvan Dilmen, Yunan çocuğu muydu?


Vedat OKYAR
Çıkmaz sokak

BU sezonun en önemli maçında ve kazanmaya mecbur olduğumuz bir oyunu, kazanmayı beceremedik. Çıkmaz sokağa girdik. Rakibin istediğini yaptık. Kendi istediğimizi değil.
Rakip, 5 kişi, arkada tutup oynayan bir takım. Bu şekilde oynayarakta Avrupa Şampiyonu oldular. Havadan oynayarak, Yunanlıları yenmek mümkün değil. Bu bizim takım için geçerli de değil. Hangi takım olursa olsun, bu Yunan takımını havadan geçemez, hele biz hiç geçemeyiz.
O kadar yanlış oynadık ki adeta arandık. Bundan önceki kayıplarımız da, hep yanlış oynamaktan oldu. Dün akşam, şöyle bir şey tesbit ettim. Ben, şimdiye kadar hiç bir maçta iki kalecinin de bu kadar az topla buluştuğunu ilk defa gördüm. İki takımın da kalecisi hiç sıkıntıya düşmedi.

Beceremedik
Adamların direkten dönen bir topları var. O gol olsa oyunu da kaybedeceğiz. Gerçi, bu beraberlikte kayıbın büyüğü. Tek tek oyuncular arasında dolaşıp şu iyiydi, bu kötüydü demek istemiyorum. Hep beraber oynanıp kazanılacak bir oyun.
Bu kısa ligden ikinci olup çıkamıyorsan, futbolcunun iyisini kötüsünü ne yapayım. Maçın hakemi belki seyirciye antipatik geldi ama adam iyi hakem. Aynı zamanda dişçiymiş, bizim takımın da en iyi oyuncusu Yıldıray`ı oyundan atıp, bizim de dişimizi çekti.
Ben Milli Takımı dile getirirken de, yazarken de hep iyi tarafından alırım. İyi yazayım isterim. Çünkü bu hepimizin takımı. Ama dün akşam düştüğümüz yere bakıpta, iyi şeyler söylemek mümkün değil. Çok yanlışlar yaptık. Onun cezasını çekiyoruz. Beceremediniz, beceriksizler demek istemiyorum ama aynen öyle oldu.


Can BARTU
Beceremiyoruz

BİZ bu işi beceremiyoruz. Hakan Şükür`ü oynatmıyoruz. "Oyun sistemimizi değiştirdik. Artık daha hızlı ve yerden oynayacağız. Havadan oynamayacağız" diyoruz.
Tamam, olabilir, demek ki topu yere indireceğiz, yerden oynayacağız.
Ama sahaya bir bakıyorsunuz, bütün oyuncular topu havaya kaldırıyor. Bu nasıl bir anlayıştır, bu nasıl bir futboldur?
Yunanistan Milli Takımı, fevkalade sabırlı oynayan, topu kenarlara taşıyan ve hava toplarına son derece hakim bir takım. Biz bu takıma karşı ne yapıyoruz? Hiç bir şey. Şişiriyoruz topu havaya. Biz şişiriyoruz onlar topluyor. Böyle bir anlayışla nasıl maç kazanacağız?
Oyunun başlarında 10 dakikalık bir yüklenmemiz var rakibin üzerinde. Enerjimiz yerindeyken elbette. Sonra.. Sonrası yok. Çünkü bu 10 dakikanın dışında futbol oynamıyoruz. Defansımız topu kesiyor ama oyuna sokamıyor. Asıl sorun zaten burada başlıyor. Defanstan sağlıklı top gelmeyince şişirmeler başlıyor.

Çocuk bile biliyor
Sorunumuz sadece bu da değil. Dizilişimiz de hatalı. Gökdeniz serbest oynaması gereken bir oyuncu ama solda görevlendirilmiş. Tuncay aynı şekilde -Fener`de ezberletildiği yere- sol kanata alınıyor. Peki Necati niye yoktu ilk onbirde. Necati gibi bir oyuncu oynamaz mı?
Diyelim ki oynamaz. Peki Tuncay gibi hızlı, hava toplarına yükselebilen bir oyuncu dururken, oyun kuran, top kullanan Yıldıray o fiziği ile ikinci santrfor olarak oynatılır mı? Oynatılıyor işte.
Yunanistan`ın silahları belli. Sabırlı oynuyorlar, hava toplarını çok iyi kullanıyorlar ve kesiyorlar. Bunu 5 yaşındaki çocuk bile biliyor. Tüm Avrupa ezberledi onları. Çünkü böyle oynayarak Avrupa Şampiyonu oldular.
Biz mi? Biz bırakın oynamayı maça hazırlanmayı bile bilmiyoruz. 3 günlük kampla, "Hah hah, hih hih" maça çıkıyoruz. Şimdi Ukrayna`nın 8 puan gerisine düştük. Yunanistan 2 puan önde. Zaten ikincilik için oynuyorduk. Maalesef onu da beceremedik.

Halil Mutlu basın toplantısı yaptı
Doping yaptığı iddia edilen milli halterci Halil Mutlu bir basın toplantısı düzenledi. Aklanmadan milli formayı giymeyeceğini söyleyen Halil Mutlu`nun zaman zaman gözyaşlarına hakim olamadığı gözlendi

. Mutlu şöyle konuştu: "10 yıldır bu sporun içerisindeyim. 22 yıldır en iyisini yapmaya gayret ediyorum. Atamızın "Ben sporun zeki, çevik ve ahlaklısını severim" sözü beni çok iyi anlatıyor. Bana güveniyorsanız böyle bir şeye asla alet olmayacağımı biliyorsunuz. Sizlere teşekkür ediyorum. Benim bu olay çıktıktan sonra evime kapandığım söylendi. Hepiniz beni aradınız ve ulaştınız. Benim ilk evim halter salonu olmuştur.

Yarışmaya gitmeden önce sakatlığımdan dolayı iğne vurulduğum yazıldı. Böyle bir şey yok. Sakatlığım sürecinde sadece ağrı kesici kullandım. Bunu da doktor kontrolunda yaptım. Bu konuda çok rahatım.

Ben yirmiiki yıl bu sporla uğraştım. Ben Türkiye`nin sporcusuyum. Bana bütün şartları Türkiye sağladı. Doping iddialarını kabul etmiyorum. Ben o kadar salak değilim. Bugüne kadar sayısız uluslararası yarışmalara katıldım. Her zaman yüzüm gülmüş ama sayısız fırtınalar kopmuştur. Bir sakatlık dönemi geçirdim. Bir buçuk yıl halterden uzak kaldım.

Ben aklanana kadar milli formayı giymeyeceğim.

Yılın hocası Çalımbay

   
 
Rıza Çalımbay, Beşiktaş'ta görev yaptığı dönemde gösterdiği performansın meyvesini ödül olarak toplamaya başladı. Basınköy İlköğretim Okulu öğrencileri, Kartal'ın genç çalıştırıcısını 'Yılın teknik direktörü' unvanı ile ödüllendirdi. Çalımbay'ın yanı sıra 'Yılın en başarılı yabancısı' Galatasaraylı Franck Ribery, 'Yılın genç ve gelecek vaat eden futbolcusu' ise Beşiktaşlı İbrahim Akın seçildi.

Çok çalışma sözü

İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Balıbey'in de katıldığı törende Galatasaraylı Bülent Korkmaz'a da onur ödülü layık görüldü. Çalımbay, 'Benim için önemli olan bu ödüle önümüzdeki sene de ve ondan sonraki senelerde de tekrar layık olabilmek. Bunun için var gücümle çalışıp Beşiktaş'ı başarıya taşımak istiyorum' dedi. Ribery'nin ödülünü Turgay Vardar, İbrahim Akın'ın ödülünü ise Çalımbay aldı.Nurettin ERCAN




BEŞİKTAŞ'A UMUT GELECEK

Beşiktaş Teknik Direktörü Rıza Çalımbay, Siyah-Beyazlı yönetimden Ankaragücü'ün golcü futbolcusu Umut'un transferini istedi. Geçtiğimiz sezon Fenerbahçe'nin de talip olduğu 23 yaşındaki genç futbolcu, sürati, ileride 90 dakika pres yapması ve attığı kritik golleri ile Çalımbay'ın gözüne girmeyi başardı. Başkan Cemal Aydın ara transfer döneminde Umut'u Fenerbahçe'ye önermiş ancak Başkan Aziz Yıldırım, 'Sezon sonunda görüşelim' yanıtı vermişti.

My E-Mail Address

Son gözde: Plasil
Monaco'nun Çek yıldızı Jaroslav Plasil hakkında iyi rapor veren Rıza hocanın isteği üzerine yönetim harekete geçti
Youla için 'O' devrede
Rıza Çalımbay'ın ısrarla kadroya katılmasını istediği Süleyman
Yabancılar yanacak!
Yerlilere uygulanan "yüzde 30'u peşin, gerisi maçbaşı" sistemi,
Cordoba'dan 2 yıllık imza
Beşiktaş, kaleci Cordoba ile nikah tazeledi. 1.1 milyon dolara

Bizim için SIYAH VE BEYAZ'ın ANLAMI BUDUR...........

Hayatın doğusu - batısı, gece - gündüz gibi insan hayatına yön ve şekil veren acı tatlı günler daima Siyah - Beyaz renklerle ifade edilmez mi?
Siyah - Beyaz kainatı paylaşan gece ile gündüz'ün sembolleri olduğu kadar, yenilmenin de yenmek kadar tabii bir olay olduğu sporda ifade ettigi mana, çok açık ve derindir. İşte bütün bu hakikatlerin tam karşılığı Siyah - Beyaz, Beşiktaş camiasi için apayrı, özel bir mana da taşımaktadır.
1903 yılında kulübümüz teşekkül ettiği zaman cemiyetimizin ilk renkleri Kırmızı - Beyaz'dı!... Ve bu taa Balkan Harbi'ne kadar da değişmedi.
8 Ekim 1912 yılında "Birinci Balkan Harbi" başlamıştı. Bu harp patlak verdiği zaman Osmanlı İmparatorluğu'nun ordusu, subay ve erleri arasındaki particilik ve dolayısıyla meydana gelen ikilik yüzünden düzensiz bir haldeydi. Bu yüzden kendisinden daha az kuvvetlere sahip olmalarına rağmen karşı saflarda yer alan dört düşman devletin saldırışlarına dayanamayan Osmanlı İmparatorluğu, bir çok meydan savaşı kaybetmişti.
Barış şartlarını konuşmak üzere Londra'da bir konferans toplandı. Fakat Balkan devletleri bütün Rumeli'yi istediler. Osmanlı devleti bunu kabul etmeyince de harp yeniden başladı.
Ve böylece mücadele gücünü kaybeden devlet, barış istemek zorunda kalarak düşman devletlerin arzusuna boyun eğdi.
Osmanlı devleti Midye - Enez hattının batısında kalan bütün topraklarını Balkanlılar'a bıraktı. Balkan devletleri bu toprakları pay edemediler.
Ve bu yüzden Sırplar'la, Yunan ve Bulgarlar arasında ikinci bir Balkan Harbi başladı.
Osmanlı İmparatorluğu bu vaziyetten istifade ederek ileri harekete geçti ve 10 Temmuz 1913'te Edirne'yi geri aldi. Fakat sadece Edirne'yi!...
Koca Balkan toprakları elimizden kahpece alınmıştı.
Asil Türk gençliği Balkanlar'ın kaybı ile adeta kalbinden vuruldu.
Ve fedakar, cesur Türk gençliğinin bir uzvu olan Beşiktaşlı çocuklar teessürlerinin bir ifadesi olarak tarihi kararlarını ilan ve tatbik ettiler: Balkanların tamamı tekrar Türk milletinin oluncaya kadar, uğrunda mücadele edecekleri renkleri Kırmızı - Beyazı, Siyah - Beyaz'a tebdil ettiler.
İşte Siyah - Beyaz bu yüzden Beşiktaş için apayrı bir mana taşımaktadır.

Besiktas amblemindeki ilk beyaz çizgi 1'i; 3 siyah çizgi 3'ü; ve ikinci beyaz çizgi 1'i simgelemektedir. Bütün Amblem 9 bölümden oluşmaktadır ve yukarıdaki dört numara (1,3,1,9) yanyana geldiğinde, 1319'u oluşturmaktadır.1319 Arapça'da 1903'e eşittir.
Amblem'deki Türk Bayrağı ise Türkiye Futbol Federasyonu'nun hediyesidir.

Beşiktaş Türk Bayrağını kullanma hakkını Yunan Milli Takımıyla oynanan bir maçta Türk Milli Takımını temsil ettiği için almiştır. Başka hiçbir Türk Kulübünün böyle bir hakkı yoktur.

FANATIK GAZETESI

Resım,yazı,sıır  vb  dokumanlarınızı  gonderın  yayınlayalım...          
ıletısım : onc37@mynet.com

erdalceylan2.gif

fen bilgisi