|
| Döviz açığı krizi patlatır
mı? |
|
Yılın ilk 4 ayında 8.9 milyar olan döviz açığı
bu hızla büyürse, yıl sonunda 20 milyar dolar sınırına dayanarak rekor kıracak |
|
|
Ekonomistler, Türkiye`nin yıl sonunda en iyimser tahminle 17.3
milyar dolarla, hedeflerin çok üzerinde döviz açığı vereceğini hesapladı. Geçen yıl döviz açığı
15.6 milyar dolar ile rekor seviyye çıkmıştı.
Döviz açığının alarm verdiğini
ifade eden ekonomistler, Türkiye 2000 yılında da 10 milyar dolar açık vermiş, 2001 krizi patlamışt.
Döviz açığı bu yıl da hızla artıyor dediler
Türkiye`nin son 13 yıllık ödemeler
dengesi gelişmeleri dikkate alınarak yapılan belirlemelere göre Türkiy cari işlemler açığı
verdiği yıllarda açığın yaklaşık yüzde 40`lık kısmını yılın
iilk 4 aylık döneminde veriyor. İlk aylarda yüksek hızla artan açık, yaz aylarıyla birlikte azlmaya
ya da yerini fazlaya bırakırken, sonbahar aylarında yeniden yükselişe geçtiği gözleniyor.
1992`den
2004`e kadar 13 yıllık dönemin 10 yılında Türkiye 97 milyon dolarla 15.5 milyar dolar arasında değişen
tutarlarda cari işlemler açığı verdi. Cari işlemler açığı verilen söz konusu 10 yılın
ortalaması ilk 4 ayda açığın yüzde 38`ine denk geliyor
|
| OĞUZ GÜNDOĞDU: "SON DEPREM
BÖLGENİN SIKIŞTIĞINI GÖSTERİYOR" |
|
Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı
Oğuz Gündoğdu, Bingöl Karlıova`daki 12 Mart`ta yaşanan 5.7 büyüklüğündeki deprem ile bugünkü depremin
aktivitenin devamı olarak nitelendirdi. |
|
Bingöl`ün Karlıova İlçesi`nde meydana gelen depremin daha
önceki depremle aynı nitelikte olduğunu kaydeden Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı
Oğuz Gündoğdu, depremlerin bölgedeki sıkışmayı ortaya koyduğunu kaydetti. Gündoğdu,
yaptığı açıklamada, bugün meydana gelen depremin, 12 Mart`ta 5.7 başlayan aktivitenin devam olduğunu
bildirdi. "12 Mart`taki deprem ile son 5.7`lik deprem aynı yerlerde sadece derinlikleri farklı" diyen Gündoğdu,
son deprem daha derinde meydana geldiğini ifade etti. Bölgede mart ayında başlayan aktivitenin devam ettiğine
dikkat çeken Gündoğdu, depremlerin bölgedeki sıkışmayı gösterdiğini vurguladı. Gündoğdu,
depremlerin Yedisu Fayı`nı harekete geçirebilecek özelliklere sahip olduğunu kaydederek, Yedisu`da meydana
gelecek bir kırılmanın ise çevreyi çok etkileyeceğini bildirdi.
|
| Liseler gelecek yıl 4 sene olacak |
|
Liselerin dört yıla çıkması kararı Talim Terbiye
Kurulu`ndan onay aldı. Karar, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik`in imzasını
bekliyor. Proje bu yıl hayata geçirilecek. Projeye göre: |
Yeni eğitim-öğretim yılında dört yıla
çıkacak olan liselerde birkaç yıl sonra `bitirme sınavı` uygulamasına da geçilecek.
Talim
Terbiye Kurulu Başkanı Ziya Selçuk, "YÖK ile çalışmalar yapılıyor kısa zamanda ortaöğretim
ile yükseköğretim arasında bağlantı kurulacak" dedi.
Lise eğitiminin dört yıla çıkması
kararı Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik`in önünde imza bekliyor. Proje bu yıl hayata geçirilecek. Projeye
göre:
Üç yıla sığdırılan lise müfredatı dört yıla yayılacak
Zorunlu
dersler azaltılacak
Seçmeli derslere ağırlık verilecek
Lise birinci sınıfta meslek
liseleri ile genel liselerin ders programlarının ortak olacak
Genel liselerin birinci sınıfında
verilen derslerin yanı sıra meslek tanıtımı, yönlendirme ve ortak beceriler ile bilgisayar dersleri
de lise bir müfretdatına eklenecek
Lise 1`i bitiren öğrenciler, meslek lisesinden genel liseye, genel liseden
meslek lisesine geçebilecek
Lise 1`de turizm, gıda, tekstil, elektronik gibi yedi ayrı iş kolunu tanıyacak
olan öğrenciler, hangi mesleği yapmak istediğine karar verecek ve öna göre lisesini değiştirebilecek.
Bu imam hatip liseleri için de geçerli olacak.
Derslerin dört yıla yayılması planlanırken içerik
de hafifletilecek. Bir sonraki adım ise üniversite giriş sistemi değişikliği olacak.
ÇELİK`İN
ONAYINA SUNULDU
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr.
Ziya Selçuk, liselerde eğitim-öğretim süresinin 4 yıl olmasıyla ilgili kararın kuruldan çıkarak
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik`in onayına sunulduğunu bildirdi.
Selçuk, Çelik`in de onaylaması
halinde, gelecek eğitim-öğretim yılından itibaren liselerde eğitim-öğretim süresinin 4 yıl
olacağını, uygulamanın gelecek yıl liseye yeni kayıt yaptıracak öğrencileri kapsayacağını
belirtti.
Ziya Selçuk, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi ile Konrad Adenauer Vakfı tarafından
düzenlenen ``Türkiye ve Almanya`da Eğitim Reformu`` konulu sempozyuma katıldı.
Sempozyumda ``Türk Eğitim
ve Öğretim Sistemi Reformu-Pilot Bölgelerden İlk İzlenimler`` başlıklı konuşma yapan Selçuk,
ilköğretim müfredatında yapılan değişikliklerin pilot uygulamasından alınan sonuçları
anlattı.
Müfredat değişikliğine neden ihtiyaç duyulduğuna değinen Selçuk, özellikle 2.
Dünya Savaşı`ndan sonra gelişmiş ülkelerde her 10 yılda bir eğitim reformu dalgası ortaya
çıktığını, ancak Türkiye`nin bu gelişmeleri takip edemediğini kaydetti.
8 yıllık
temel eğitim uygulaması başlamadan önce zorunlu eğitim süresinin 5 yıl olduğunu anımsatan
Selçuk, eğitim-öğretim süresi kısa olduğu için her şeyi öğretmek amacıyla öğrencilere
tüm bilgilerin yüklendiğini anlattı. Selçuk, sürenin 8 yıla çıkmasının da bu sorunu çözmediğini,
ilk 5 yıldaki yoğunluğun azaltılmadığını ve ``5+3`` şeklinde bir bütünleşmeye
gidildiğini ifade etti.
YENİ MÜFREDATLA İLGİLİ SONUÇLAR
Yeni ilköğretim müfredatının
9 ilde 120 ayrı okulda pilot olarak uygulanmaya başlandığını anımsatan Selçuk, bu okullardaki
öğretmenlerin yüzde 99.5`inin, ``Kendi çocuğunuz olsa yeni müfredatla eğitim görmesini ister misiniz`` sorusuna
olumlu yanıt verdiklerini bildirdi.
Selçuk, yeni ilköğretim müfredatının pilot uygulamasında
belirlenen ortak sorunlarla ilgili şu bilgileri verdi: ``Türkçe dersiyle ilgili olarak daha kapsamlı ve fazla sayıda
metinlere ihtiyaç duyulduğu, sınıf mevcutlarının kalabalıklığından kaynaklanan
sorunlar bulunduğu, temalara uygun metin bulmada zorluk yaşandığı, serbest okuma saatlerinin yetersiz
kaldığı saptandı. Matematikle ilgili etkinlik örneklerinin az ve ünitelerin uzun olduğu; Fen Bilgisi`nde
konular için zaman yetmediği, etkinliklerin farklı bölgelere göre zenginleştirilmiş şekilde sunulma
ihtiyacı doğduğu; Sosyal Bilgiler dersinde de etkinliklerin nasıl yapılacağına dair
açıklamaların ayrıca verilmesi gerektiği, sürenin az olduğu ve ünite konularının biraz
daha belirgin olması gerektiği gibi ortak sorunlar yaşandığı belirlendi.``
Pilot uygulamadan
elde edilen bu sonuçların eksiklikleri gidermek açısından kendilerine fırsat tanıdığını
ve sorunları çözmek için çalışacaklarını söyleyen Selçuk, sorunlara karşın derse katılımın
daha fazla olduğu ve öğretmenlerin büyük çoğunluğunun programı benimsediğini anlattı.
Velilerle
de yeni müfredat konusunda çalışma yaptıklarını, velilerin çocuklarındaki değişimi
heyecanla izlediklerini kaydeden Selçuk, ancak velilerin yeni müfredatın sınav sistemine uyarlanmadığı
sürece işe yaramayacağını düşündüklerini belirtti.
``SINAV İÇERİĞİYLE
İLGİLİ ÇALIŞMALAR SÜRÜYOR``
Selçuk, konuşmasının ardından soruları yanıtladı.
Yeni müfredat doğrultusunda sınav sisteminde bir değişikliğe gidilip gidilmeyeceği sorusuna
Selçuk, şu yanıtı verdi: ``Sınav sistemiyle ilgili bir çalışmamız var. Sınav sistemiyle
müfredat içeriklerinin örtüştürülmesinin hem kavramsal olarak, hem de içerik olarak gerçekleştirilmesi konusunda
bir çalışma grubu var. Son yıllardaki analiz, sentez yorumlama, pratik okuma gibi soruların çok daha yoğun
olduğu sınav içeriklerine yeni müfredatın çok daha kolay adapte olabileceğini düşünüyoruz. Sınav
içeriğiyle ilgili çalışmalar sürüyor. Bunu sadece müfredat-sınav etkileşimi gibi de değerlendirmemek
lazım``
Bir başka soru üzerine Selçuk, ilköğretim 6, 7 ve 8. sınıfların müfredatlarının
yenilenmesi çalışmalarının da tamamlandığını belirtti. Bunların hepsini birden
uygulamaya koymayı düşünmediklerini kaydeden Selçuk, sınava girecek öğrencilerin etkilenmemesi için her
bir sınıfın müfredatının farklı zamanlarda pilot olarak uygulamaya konulacağını
kaydetti.
``İLK OKUMA-YAZMA`` SİSTEMİNDEKİ DEĞİŞİKLİK
Bir katılımcının,
``İlk okuma-yazmada, tümdengelim yerine neden tümevarım yöntemine, yani harf sistemine geçildi`` sorusu üzerine
Selçuk, yapılan araştırmaların cümle sistemiyle öğretme metodunun çok işlevsel olmadığını
ortaya koyduğunu anlattı. Cümle metodunun Fransa`da işitme engelli çocuklar için kullanıldığını
kaydeden Selçuk, cümle metoduyla birçok öğrencinin okuma yazmayı öğrenemediğini kaydetti. Yeni müfredattaki
yöntemin ``harf metodu`` değil, birçok yöntemin özelliklerini içeren ``ses temelli cümle yöntemi`` olduğunu
anlatan Selçuk, şunları kaydetti: ``Türkiye`de de bir sorun vardı. İlköğretimin 1. sınıfından
itibaren çocuklara yoğunlaştırılmış bir gramer veriyorduk. Bu gramer içeriği sınavlarda
çok fazla sorulduğu için çok da popüler bir hale gelmişti ve çocuklarımız 1. sınıftan itibaren
gramer baskısı altında kalıyorlardı. Okuduğunu anlama, odaklanma, motivasyon gibi değişkenler
arka planda kalıyordu. Türkiye`de üniversite öğrencileri 200 kelimeyle konuşmaya devam ediyorlarsa, dilekçe
yazamıyorlarsa, kitap okuma oranıyla ilgili sıkıntılarımız varsa, biz okuma-yazmayı
sadece şekilleri sese dönüştürmek gibi algılamamalıyız. Okuma-yazmadan, algısal gelişimi
de kastediyoruz.
Şu anda hiçbir ülkede uygulanmayan, sadece spesifik durumlar için, engelli çocuklar için kullanılan,
120 kelimenin yer aldığı ve cümleleri anlamadan ezberlemenin söz konusu olduğu fiş cümlelerine dayalı
sistemin çok sınırlı bir içerik sunduğunu düşünüyoruz
Bir örnek vereyim, ses temelli cümle
yönteminde, çocuklar hece havuzundan 2100 kelime ürettiler. Çocukların 120 kelimeye mahkum edilmesini doğru bulmuyoruz.
Bu yeni metotla çocukların daha hızlı okuyacağı gibi bir iddiamız yok ama uzun vadede okuma-yazmaya
daha fazla motive olacaklarını düşünüyoruz.``
LİSELERLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR
Ziya
Selçuk, ortaöğretimde ne gibi çalışmalar planlandığı yönündeki soru üzerine de çalışmalarının
``okul öncesinden başlayarak üniversite sistematiğiyle ilişkilendirilmiş yapısal bir dönüşümü
amaçladığını`` anlattı. Liselerde eğitim-öğretim süresinin 4 yıla çıkarılması
ile ilgili kararı geçen cuma günü Talim ve Terbiye Kurulu`nun onayladığını bildiren Selçuk, kararın
onay için Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik`e sunulduğunu söyledi.
Ortaöğretimde yapmayı planladıkları
çalışmalara da değinen Selçuk, çalışmalarda mesleki eğitime önem verdiklerini belirtti. Selçuk,
``Mesleki eğitimde bir hareketlilik söz konusu olmazsa genel liselerin durumunda ya da üniversite sınavı önündeki
yığılmada bir farklılaşma ortaya çıkmayacaktır`` dedi.
UNESCO`nun mesleki eğitimle
ilgili standartlarının dikkate alınacağını ifade eden Selçuk, bu çerçevede modüler ve sertifika
vermeye dayalı bir sistem kurulacağını, öğrencilerin bu sistematiğin çeşitli basamaklarında
ayrılmak veya devam etmek yönünde seçeneklere sahip olacaklarını anlattı.
``LİSELERE BİTİRME
SINAVI``
Meslek yüksekokullarının önemseneceği bir ekonomik ve psiko-sosyal altyapı planladıklarını
ifade eden Selçuk, şöyle devam etti: ``Bu çerçevede liselerde bir de bitirme sınavı planlanıyor. Bu bitirme
sınavının içeriğinde lise müfredatının yer alması, daha sonra da ÖSS ile ilişkilendirilmesi,
bitirme sınavında başarılı olan çocukların ÖSS`ye girmesi söz konusu olacak. Ancak bunu
yaparken sadece niceliksel bir dönüşümden ziyade, lisenin muhtevasında niteliksel birtakım açılımlar
sağlamayı da planlıyoruz. Örneğin lise mezunu bir çocuk mesleki eğitimdeki modül sistemle kendi kariyerini
ilişkilendirebilir.``
Ortaöğretim müfredatının da değişeceğini kaydeden Selçuk,
şunları söyledi: ``Müfredat içerikleri hazırlanırken, ilköğretim 3. sınıfın matematiğindeki
bir kavramla lise 2`nin matematik dersindeki kavram arasında nasıl bir bağlantı olduğunun saptanmasının
söz konusu olduğu bir öğretim programı anlayışı mevcut.
Buradaki dönüşüm hem ilköğretimin,
hem lisenin, hem de üniversitenin bir arada düşünülerek kotarılmaya çalışıldığı bir
sistematiktir. YÖK ile işlevsel çalışmalar da yapılıyor. Zannederim kısa zaman içinde ortaöğretim
ve yükseköğretim bağlantısında da yeni açılımlar ortaya çıkacaktır.``
|
| ÖSS soruları internette |
|
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), 19 Haziran
2005 tarihinde yapılacak Öğrenci Seçme Sınavı`nın (ÖSS) soru ve cevaplarını bu yıl
internetten yayınlayacak. |
ÖSYM`den yapılan açıklamaya göre, ÖSS soru ve
cevapları için bundan önceki yıllarda olduğu gibi basın yayın kuruluşlarından ücret talep
edilmeyecek ve sözleşme yapılmayacak.
ÖSYM`nin sitesinde yer alacak olan 2005-ÖSS`ye ilişkin test soru
ve cevaplarını içeren fikir ürünleri, telif hakları ile ilgili yasal mevzuat çerçevesinde korunacak.
ÖSS
soru ve cevapları, sadece sınavın yapılacağı 19 Haziran`da saat 16.00`dan itibaren http://www.osym.gov.tr
internet adresinden yayımlanacak.
Soru ve cevaplar, ulusal ve yerel basın organlarında da sadece 20
Haziran 2005 Cuma günü bir defaya mahsus olmak üzere kullanılabilecek ve yayınlanabilecek.
Diğer kullanıcılar
ise 2005-ÖSS test soru ve cevaplarını ancak kişisel olarak faydalanmaları amacıyla kullanabilecekler.
Bu kullanıcılar, soru ve cevapları ticari amaçla kullanamayacaklar, çoğaltamayacaklar ve dağıtamayacaklar.
Kurallara aykırı hareket edenler hakkında yasal takibat yapılacak.
|
| Memur Maaşları Hangi Bankaya Yatırılacak? |
|
Kamu maaş ödemelerinden kaynaklanan yıllık 32.7
katrilyon liralık vadesiz mevduat pastasının daha düzenli bir rekabete açılması için start verildi.
|
|
Özel bankalardan gelen şikayet ve IMF`nin isteği üzerine,
bugüne kadar `verilen promosyona` göre kamu kurumlarının kendisinin belirlediği banka seçimi konusu yeniden
düzenlenecek. Promosyon uygulamasına sınır getirilirken, ağırlıklı olarak Ziraat Bankası
ve Vakıfbank`ta toplanan kamu maaş ödemelerinin bankalar arasında adil dağılımı sağlanacak.
Özel
bankalar IMF`ye şikayet etti
Yeni düzenlemede ihale yöntemi de gündeme gelirken, böyle bir durumda dev özel bankaların
kamu maaşı dağıtmak için yarışa girmesi bekleniyor. Kamu personelinin maaşlarını
kendi hesaplarında tutmak isteyen bankaların kurumlara verdiği promosyonlara getirilecek sınırlama
konusunda Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin`in koordinatörlüğündeki komisyon çalışmalara
başladı. Yapılacak düzenlemeyle ayni ve nakdi promosyon uygulamasına sınır getirilecek. Ayrıca
banka seçimini daha adil bir rekabete açmak için ihale sistemi dahil olmak üzere yeni bir model belirlenecek. Böylece, sadece
2004 yılında memur ve kamu işçisi maaş karşılığı olarak bankalara yatırılan
32.7 katrilyon liralık maaş pastasının, bankalar arasında rekabete uygun dağıtılması
sağlanacak.
Kamu maaşlarının nereye yatırılacağı konusundaki düzenleme, özel
sektör bankalarının IMF`ye yaptığı şikayetle gündeme geldi. Maaşların Ziraat Bankası,
Halk ve Vakıfbank gibi kamu bankalarında tutulmasının haksız rekabete yol açtığını
son bir yıldır IMF`yle yapılan görüşmelerde dile getiren özel banka temsilcileri, konunun Kamu Personel
Reformu taslağına sokulmasını sağladı. Yeni stand-by öncesindeki görüşmelerde IMF`nin de
konuyu ekonomi yönetiminin önüne getirdiği, birtakım önerilerde bulunduğu öğrenildi. Buna göre IMF, bankalar
aracılığıyla yapılan kamuda maaş ödemelerinin, rekabet açısından finans sektörünü
bozucu etkisinin ortadan kaldırılmasını istedi. Bu kapsamda kamudaki maaşların bankalar arasında
dağıtılmasını önerdi. IMF, bankaların promosyon adı altında verdikleri `hediyelere
de, rekabeti bozucu etkisi nedeniyle bir tanım ve sınır getirilmesi gerektiğini belirtti.
Maaşlara
`ballı mevduat`deniliyor
Maaş ödemelerinin bankalar için önemi, paranın sektörde `ballı mevduat`
olarak bilinen vadesiz mevduat hesabına yatırılmasından kaynaklanıyor. Böylece, bir aylık mevduat
için müşterilerine yüzde 15-16 faiz ödeyen bankalar maliyetsiz kaynak imkanına kavuşuyor. Maaşlar çalışana
ödenmeden bir ya da iki gün önce bankadaki hesaba geçiriliyor. Banka aradaki sürede parayı değerlendirebiliyor.
Çekilmeyen kısım ileriki günlerde bankaya ek gelir yaratıyor. Ayrıca maaş hesabı bulunan müşteriler
bankacılık işlemi yaparak komisyon geliri yaratıyor. Buna ek olarak, maaş hesabı bulunanlara
verilen kredi kartları, krediler vb. bankalar için kârlı bir müşteri portföyü oluşturuyor.
Bankalar
`Maaşı bize yatırın` diye 2 katrilyonluk promosyon yapıyor
Geçtiğimiz yıl Maliye
Bakanlığı tarafından, 1 yıllık memur maaşı karşılığı olarak
28.3 katrilyon, 1 yıllık işçi maaş karşılığı olarak 4.423 katrilyon olmak üzere
toplam 32.723 katrilyon lira ödendi. Söz konusu maaşlar her ayın 14. günü anlaşmalı bankalara yatırıldı.
Uygulamada, bankaların, kendileriyle sözleşme yapması karşılığında kurumlara yıllık
maaş toplamlarının ortalama yüzde 5`i ile yüzde 7`si arasında bir tutarı promosyon olarak ödediği
belirtiliyor. Promosyon, zaman zaman bağış adı altında da yapılıyor. Bu yaklaşımla
bankalar tarafından kurumlara ödenen promosyon tutarının ortalama yıllık 1.6 ile 2.3 katrilyon lira
arasında değiştiği tahmin ediliyor.
Yine uygulamada, bankaların ödediği promosyon kurum
amirleri tarafından alınıyor ve bir tür "örtülü ödenek" gibi kullanılıyor. Bazıları kurumların
ihtiyaçları için kullanılsa da, çoğu kez verimli olmayan, keyfi harcamalara gittiği eleştirileri
getiriliyor.
|
| Sucuk değil ölü sığır
yiyoruz! |
|
Saray Halı Yönetim Kurulu Başkanı Necati Kurmen`in
"Ölü sığırları sucuk yapmamaları için yakmak zorunda kalıyoruz" açıklaması tüm Kayseri`yi
ayağa kaldırdı. |
Kayseri Ticaret Borsası Başkanı Şaban Ünlü, Saray
Halı Yönetim Kurulu Başkanı Necati Kurmen`in açıklamalarına tepki göstererek ``Sayın Kurmen
ölen sığırların sucuk yapıldığını ya ispat etsin ya da Kayseri halkından
özür dilesin`` dedi. Pastırma-sucuk üretimi de yapan Ünlü, Saray Halı Yönetim Kurulu Başkanı Necati
Kurmen`in bir gazetede yayınlanan, ``ölen sığırları sucuk salam yapmamaları için yakıyoruz``
demesinin, talihsiz ve maksadını aşan bir ifade olduğunu söyledi.
Kurmen`in açıklamasının,
Kayseri`deki tüm pastırma-sucuk üreticilerini zan altında bıraktığını kaydeden Ünlü,
şöyle konuştu: ``Necati Kurmen, ölen sığırlarının imhasından kendisi sorumludur.
Saray çiftliğinde ölen bir sığırın, Tarım İl Müdürlüğü veterineri nezaretinde
yakılması veya Et ve Balık Kurumu rendeliğinde imha edilmesi gerekir. Resmi prosedür böyledir.
Olsa
olsa köpeğe yediririz
Çiftliğin ölen sığırları toprağa gömülmüş ve buradan
çıkartılmışsa, bundan çiftlik de sorumludur. Sayın Kurmen ölen sığırların sucuk
yapıldığını ya ispat etsin ya da Kayseri halkından özür dilesin. Kendisi de sucuk üretimine
başladı.`` Şaban Ünlü, Kayseri`de sucuk, pastırma ve diğer et ürünlerinin veteriner kontrolünde son
derece hiyjenik ortamlarda üretildiğini ifade ederken, ``her yıl binlerce sığır kesimi yapıyoruz.
Kimse ölen hayvanı gömüldüğü yerden çıkartıp sucuk yapmaz. Olsa olsa köpeğine yedirir`` diye konuştu.
Kayseri Ticaret Odası Başkanı Hasan Ali Kilci de, önceki gün yaptığı açıklamada,
Necati Kurmen`in açıklamasına tepki göstermişti.
Saray Halı: Sansasyonel bir haber
Ölen
sığırları, pastırma-sucuk yapılmaması için yaktığı iddia edilen Saray Halı
A.Ş`nin Müessese Müdürü Nadir Yürüktümen ise, ``Yasal bir zorunluluk olarak ölen hayvanların yakılması
olayının sansasyonel bir haber haline getirilmesi bizleri de üzmüştür`` dedi. Yürüktümen, Kayseri Ticaret
Odası (KTO) Başkanı Hasan Ali Kilci ve Kayseri Ticaret Borsası (KTB) Başkanı Şaban Ünlü`yü
ziyaret etti. Saray Halı A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Necat Kurmel`in, tarım ve hayvancılık
işletmelerinde ölen sığırların yakılması ile ilgili açıklamasının ulusal
bir gazetede başka boyutlara çekilerek yayınlandığını belirten Yürüktümen, şunları
söyledi: ``29 Nisan`da Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ile
dönemin Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü, tesislerimizde incelemelerde bulunmuş, bazı gazeteciler
de tesislerimize davet edilmişti. Hürriyet gazetesi yazarı Vahap Munyar da, tesislerimizde bertaraf edilmesi
gereken et ve kemiklerin yakılması için kurulan fırın ile ilgilenmiş, bu uygulamamızı
insan ve çevre sağlığı açısından değerlendirerek köşesine taşımıştır.
Ancak, yazısında Kayseri sucuk ve pastırmasına dil uzatılması bizi derinden üzmüştür.
Kayseri`deki kişi ve kuruluşlara zarar vermek kimsenin haddi değildir.``
Gazetecilerin, KTO
Başkanı Kilci`nin Saray Halı A.Ş`den özür dilemesini istediğini hatırlatmaları üzerine
Yürüktümen, ``Zaten o amaçla buradayız. Yasal bir zorunluluk olarak ölen hayvanların yakılması
olayının başka mecralara çekilerek sansasyonel bir haber haline getirilmesi bizleri üzmüştür`` dedi.
Yürüktümen, ölen hayvanların etinden sucuk-pastırma yapıldığı ifadelerinin Kurmel`e ait olmadığını
vurguladı.
Gömülen hayvanlar çıkarılmıyor
Gömdükleri hayvanların topraktan çıkarılmasının
doğru olduğunu hatırlatan Yürüktümen, bu tür bir olayın en son geçen yıl ocak ayında meydana
geldiğini, o tarihten sonra hayvan ölülerini yakmaya başladıklarını kaydetti. KTO Başkanı
Hasan Ali Kilci de, pastırma ve sucuk alanında Kayseri`nin ciddi bir atılım içinde olduğunu ve
bu kapsamda çalışmalar sürerken gazetelerde yayınlanan haberlerin ``Talihsiz`` olduğunu kaydetti.
Kayseri`nin pastırma-sucuk sektöründeki payının tüm olumsuzluklara rağmen yüzde 50`nin üzerinde
olduğunu, bu oranı artırmak için çalıştıklarını bildiren Kilci, ``Biz Kayseri`nin
bu sektörde daha ileriye gitmesi için çalışırken, bu beyanat talihsizliktir. Bizim bu konudaki hassasiyetimiz
ise kaçınılmazdır. Ancak, Saray Halı A.Ş, yetkililerinin ziyareti sırasında bu durumun
yanlış anlaşılmadan kaynaklandığını öğrendik`` diye konuştu. KTB
Başkanı Şaban Ünlü ise markalaşma yolunda ilerleyen Kayseri firmalarının bu tür olaylara
tenezzül etmeyeceğini söyledi. Ünlü, hastalıklı hayvan ölülerinin rendelenerek imha edilmesi veya yakılması
gerektiğini, hayvan gömülmesi olayının doğru bir yöntem olmadığını da ifade etti.
|
 |
 |
| Son 8 bin yılın en sıcak
yazına hazır olun |
|
Almanya`da yapılan bir araştırma, güneşin yaklaşık
8 bin yıldan bu yana hiç bu kadar yakıcı olmadığını ortaya koydu. |
|
Almanya`nın önde gelen araştırma enstitülerinden
Max-Planck Enstitüsü görevlilerinden Prof. Dr. Sami Solanki, Bild gazetesine yaptığı açıklamada,
``Güneşte, dünyadaki son buzul döneminin sonundan bu yana en yüksek ısıyı ölçtük`` dedi.
Güneşin
mıknatıs alanının sürekli bir şekilde değiştiğine dikkati çeken Solanki, ``Bugüne
kadar güneşte ölçülen ısının her 11 yılda bir arttığını biliyorduk. Ancak
şimdi uzun vadede de ısının büyük ölçüde arttığını tespit ettik`` diye konuştu.
Meteorolog Helmut Malewski de, Almanya`daki birçok meteoroloji istasyonunun hafta sonunda rekor düzeyde sıcaklık
kaydettiklerini, birçok bölgede ısının güneşte 40 dereceyi aştığını söyledi.
Malewski, Mayıs ayı sonunda bu kadar ısı artışının normal olmadığını,
Hamburg ve Lübeck gibi ülkenin kuzeyinde bulunan bazı kentlerde ısının bu dönemde ilk kez 34 dereceye
yükseldiğini kaydetti.
Almanya`da ısının Afrika`da olduğu gibi 50 dereceye yükselmesi durumunda,
bu ülkede yaşayan insanlar için ölümcül olacağını belirten Malewski, Almanya`da yazın çok nemli
olması nedeniyle böyle bir sıcağa dayanmanın çok zor olacağını, hafta sonunda bile
birçok kişinin kan dolaşımı rahatsızlıklarıyla hastanelere kaldırıldığını
söyledi.
|
|
|
 |
 |
| NEMA`da zam oranı belli oldu |
|
Zorunlu Tasarruf olarak bilinen Tasarrufu Teşvik Hesabı
nema ödemelerinin altıncısı, Çarşamba gününden itibaren ödenecek. Nema ödemesi ne kadar artacak? |
|
Ziraat Bankası şubeleri aracılığıyla
gerçekleştirilecek ödemeler için daha önce olduğu gibi kurumsal veya kişisel başvuru yapılabilecek.
Ziraat Bankası 6. taksit ödemelerine ilişkin kurumsal başvuruları 11 Mayıs 2005 tarihinden itibaren
kabul etmeye başlarken, bu tür ödemelerde, hak sahiplerine paralarının 6. taksit ödemelerinin başlamasını
takiben ``en geç 3 gün içinde`` verilmesi öngörülüyor.
-KİŞİSEL BAŞVURULAR-
Kurumu aracılığıyla
başvurmayan hak sahipleri ise eskiden olduğu gibi bir aylık takvim içinde sıralarını bekleyecek.
Bu tür başvurularda ödemeler, tasarrufu teşvik hesap numarasının son hanesine göre sırayla
yapılacak. Buna göre, tasarrufu teşvik hesap numarasının son hanesi 9 olan hak sahiplerine 8 Haziran
2005, 8 olan hak sahiplerine 9 Haziran 2005, 7 olan hak sahiplerine 10 Haziran 2005, 6 olan hak sahiplerine 13 Haziran
2005, 5 olan hak sahiplerine 14 Haziran 2005, 4 olan hak sahiplerine 15 Haziran 2005, 3 olan hak sahiplerine 16 Haziran
2005, 2 olan hak sahiplerine 17 Haziran 2005, 1 olan hak sahiplerine 20 Haziran 2005 tarihinde ödeme yapılacak.
-YÜZDE 3.1`LİK ARTIŞ BEKLENTİSİ
Bu arada ödemelerde, bir önceki taksite göre artış
oranının yaklaşık yüzde 3.1 olması bekleniyor. Nema ödemelerinin ne kadar artacağı,
Hazine tarafından belirleniyor. Ancak hesaplamada yıllık yüzde 5 sabit rakam+enflasyon hesabı
uygulanıyor. Buna göre son 3 aylık enflasyon rakamı ile sabit rakam toplandığında, hak
sahiplerinin nemalarını bir önceki taksite göre yaklaşık yüzde 3.1 oranında zamlı alacağı
ortaya çıkıyor. Bu hesaba göre 6. taksitte, bir önceki taksitte 1 milyar lira nema alan hak sahipleri yaklaşık
1 milyar 31 milyon lira, 500 milyon lira alan hak sahipleri ise yaklaşık 515 milyon 500 bin lira alacak.
|
|
Sigaraya yeni vergi düzenlemesi yolda
Maliye Bakanlığı,
bir süredir üzerinde çalıştığı sigaraya uygulanan Özel Tüketim Vergisi'ne (ÖTV) ilişkin kararname
taslağına önümüzdeki hafta son noktayı koymaya hazırlanıyor.
Maliye Bakanlığı
üst yönetimi ile 6 sigara üreticisi firmanın temsilcileri dün akşam saatlerinde Bakanlıkta biraraya gelerek,
yeni vergi sistemini ele aldı.
Philip Morris, JTI, BAT, Tekel, Imperial Tobacco ve European Tobacco firmalarının
üst düzey yöneticilerinin hazır bulunduğu toplantıda, mevcut sistemde karşılaşılan sorunlar,
yeni vergilemenin esasları, bütçede sigara üzerinden alınan vergilerde öngörülen hedefe ulaşılması,
kaçak ve sahte sigarayla mücadele konuları ele alındı.
Maliye kanadı toplantıda, Türkiye'de
sigaradaki fiyat aralığının fazla olmasından duyulan rahatsızlığı dile getirerek,
bunun Avrupa'daki gibi az olması gerektiğini bildirdi.
Sigara ile ilgili vergi düzenlemelerinin çeşitli
şekillerde suiistimal edildiğini ve dilimler arası geçişlerin sorun yarattığını da
belirten Maliye yetkilileri, buna da kalıcı bir çözüm bulmak istediklerini ifade etti.
Maliyeciler, taraflar
arasında bir uzlaşma sağlanarak yeni bir sistem kurulmasını istediklerini de vurgulayarak, herkesin
buna uyum göstermesi gereğinin altını çizdi.Firma temsilcileri ise kendilerinin de kalıcı bir çözüme
taraf olduklarını söyledi.
ÜÇLÜ DİLİM ÖNERİSİ
Toplantıda
Maliye tarafı, henüz kesinleşmemekle birlikte ağırlıklı olarak üçlü yapının oran ve
maktu vergi değişiklikleriyle korunması görüşünü savundu.
Maliyenin ağırlıklı
olarak, şark tipi tütün kullanım oranına göre ilk dilimin yüzde 33 olarak korunması, ancak ikinci dilimin
yüzde 33 ile yüzde 99 arasında, son dilimin de yüzde 100 olarak belirlenmesi üzerinde durdu.
Görüşmede, maktu
vergi konusunda herhangi bir rakam telaffuz edilmezken, Maliyecilerin orta ve üst fiyat kategorisi için dengeli bir vergilemeye
gidileceğini söylediği öğrenildi. Bu çerçevede, Maliye tarafının ''Örneğin orta fiyat kategorisindeki
bir sigaranın vergisi, üst fiyat kategorisindeki sigaranın yaklaşık üçte ikisi düzeyinde olacak'' dediği
belirlendi.
Bir üst düzey Maliye yetkilisi, bugünküne benzer bir yapı düşündüklerini, ancak şark tipi
tütün oranı ile dilimlere uygulanacak vergi tutarlarında değişiklik olacağını belirterek,
şu değerlendirmede bulundu:
''Sigara firmalarına önerimizi sunduk. Firmaların da görüşlerini
aldık. Ancak bu nihai teklifimiz değil. Başka alternatiflerimiz de var. Bugünden (illa şu olacak) dememiz
mümkün değil. Firmalar da yeni vergileme konusunda değerlendirmeler yapacaklar ve önümüzdeki hafta muhtemelen Perşembe
günü yeniden biraraya geleceğiz. Bu iş artık sonuç aşamasına geldi. Sanıyorum bir hafta içinde
sigaraya uygulanacak yeni ÖTV düzenlemeleri konusundaki taslağımız son şeklini almış olur.''
Bu arada Maliye Bakanlığı'nın yeni düzenlemeler konusundaki taslak çalışmayı Pazartesi
günü sigara üreticisi firmalara ileteceği, firmaların da daha sonra yapılacak ortak toplantıda taslakla
ilgili görüşlerini dile getirecekleri belirtildi.
(AA) |
Kaynak : Hayrabolu Yerel net haber portalı
|