erdalceylan.tripod.com

SIZDEN GELENLER

ANASAYFAM
SIZDEN
HABER
LINK/DOKUMAN
DENIZDEN GELEN LEZZET 1
DENIZDEN GELEN LEZZET 2
FOTO
SPOR
HAYRABOLU

Felaketin bir iyiliği varsa, gerçek gerçek dostlarımızı tanıtmasıdır...

Hayrabolu Hüseyin Korkmaz İlköğretim Okulu   2. kademe  öğrencileri  (2004-2005 öğretim yılı)

pic_0040.jpg

pic_0043.jpg

pic_0050.jpg

Add your content here

pic_0044.jpg

 

Gününüz Aydın Olsun

Güneşin o ilk doğuş anına en son ne zaman tanık oldun insanoğlu? Taptaze ışıklarının tüm vücuduna yayılmasını ne zaman izledin kendinde? Bir sonbahar sabahı o ılıklığı ne zaman hissettin yüreğinde?

Bizler aslında bize her günün bir lütuf olduğunu anlamayacak kadar duyarsız bir şekilde geçip gidiyoruz bu hayattan. Hanginiz sabah gözünü açtığında şunu dünyaya tekrarlıyor: "Bugün özel bir gün çünkü ben bugün de yaşıyorum. Gözlerim açık, ilk nefesimi bilinçli bir şekilde çektim içime. Bu bir ayrıcalık! Bugün özel bir gün, evet, bugün bana bir gün daha yaşama şansı verildi..."

İnsan yaşamında ne sorunlar var ama biz o kazağı alamadık diye bütün günü o güzelim ruhumuza ve bedenimize azap çektirmekle geçiriyoruz veya sevgilimiz sevgimizin yüceliğini anlamadı diye kahroluyoruz veya sular kesildi diye, hava soğudu diye bütün gün kendimize ve sevdiklerimize surat asıyoruz.

Bir de şöyle düşünelim: Siz başlı başına bir yaşamsınız ve hayatta telâfi edilemeyecek tek şey ölümdür. Sular elbette gelecektir. Soğuk hava için biraz daha sıkı giyinebiliriz. Sevgiliniz sizi anlamıyorsa aslında sevdanıza layık olmadığını pekalâ algılayabilirsin...

Peki, bu hayata ne zaman gülümseyeceksin? Ne zaman kendin için bir şeyler yapacaksın? En sevdiğin çiçeği neden hâlâ başkalarından bekliyorsun? Bugün kendine niye o çiçeği almıyorsun? Neden miskinliğinden bir sabah ödün verip de doğanın uyanışına kendini şahit etmiyorsun? Unutma ki bu hayatı güzelleştirecek olan da, çekilmez hale getirecek olan da sensin. Sakın başkalarını suçlama...

Haydi artık her sabah yüreğine kocaman gülümsemelerle dolu bir nefes çek ve bütün gün verdiğin her nefesin içine bu gülümsemelerden katarak etrafındaki tüm canlı varlıkları varlığından haberdar et.

Hayata öylesine gelme ve de öylesine gitme. Unutma ki bir ağacın gövdesine sarıldığında onun kalp atışlarını duyabilecek kadar duyarlı yaşamak senin elinde.

Her ne olursa olsun, tanı veya tanıma ama günaydınını ve gülümsemeni hiçbir canlıdan eksik etme.

Unutma sen bu dünyada başlı başına bir yaşamsın ve bu yüzden bile varlığın çok özel.

Evet insanoğlu, bugün YAŞAMAYA VAR MISIN?

             Ayten BİNGÖL Melek Üner İlköğretim Okulu

HANGİSİNİ BESLERSENİZ O KAZANIR...

Yaşlı Kızılderili Reisi kulübesinin önünde torunuyla oturmuş, az ötede birbiriyle  boğuşup duran iki köpeği izliyorlardı.

Köpeklerden biri beyaz, biri siyahtı ve on iki yaşındaki çocuk kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesi önünde boğuşup duruyorlardı.

Dedesinin sürekli göz önünde tuttuğu, yanından ayırmadığı, iki iri köpekti bunlar. Çocuk, kulübeyi korumak için biri yeterli görünürken niye ötekinin de olduğunu, hem niye renklerinin illa da siyah ve beyaz olduğunu anlamak istiyordu artık. O merakla sordu dedesine.

Yaşlı reis, bilgece bir gülümsemeyle torununun sırtını sıvazladı.

"Onlar," dedi, "benim için iki simgedir evlat."

"Neyin simgesi?" diye sordu çocuk.

"İyilik ile kötülüğün simgesi. Aynen şu gördüğün köpekler gibi, iyilik ve kötülük içimizde sürekli mücadele eder durur. Onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm. Onun için yanımda tutarım onları."

Çocuk, sözün burasında, mücadele varsa, kazananı da olmalı diye düşündü ve her çocuğa has bitmeyen sorulara bir yenisini ekledi:

"Peki, sence hangisi kazanır bu mücadeleyi?"

Bilge reis, derin bir gülümsemeyle baktı torununa:

"Hangisi mi evlat? Ben hangisini daha iyi beslersem!"

                                                         Ayten BİNGÖL

                                                          
                                                  M.Ünerİlköğretim  Okulu                                                                                           

Yıllar çok şey öğretir insana

Şu sıralar e-mail aracılığıyla sanal ortamda dolaşan bu yazı, hayatın içinde nasıl da öğrenerek büyüdüğümüzün en güzel kanıtlarından biri... Herkes kendi yaşına göre neleri öğrendiğine karar versin!.

* YAŞ 5: Anne ve babamın birbirlerine bağırmalarının beni ne kadar korkuttuğunu öğrendim.
* YAŞ 7: Meşrubat içerken gülersem içtiğimin burnumdan geleceğini öğrendim.
* YAŞ 12: Bir şeyin değerini anlamanın en iyi yolunun ondan yoksun kalmak olduğunu öğrendim.
* YAŞ 13: Annemle babamın elele tutuşmalarının beni daima mutlu ettiğini öğrendim.
* YAŞ 15: Bazen hayvanların kalbimi insanlardan daha fazla ısıttığını öğrendim.
* YAŞ 18: İlk gençlik yıllarımın keder, şaşkınlık ve aşktan ibaret olduğunu öğrendim.
* YAŞ 24: Aşkın kalbimi kırabileceğini ama buna değer olduğunu öğrendim.
* YAŞ 33: Bir arkadaşı kaybetmenin en kısa yolunun, ona ödünç para vermek olduğunu öğrendim.
* YAŞ 36: Başkalarının benim için ne düşündükleri değil, benim kendi hakkımda ne düşündüğümün önemli olduğunu öğrendim.
* YAŞ 38: Eşimin beni hâlâ sevdiğini, tabakta iki elma kaldığında küçüğünü almasından anlayabileceğimi öğrendim.
* YAŞ 41: Bir insanın kendine olan güveninin, başarısını büyük oranda belirlediğini öğrendim.
* YAŞ 44: Annemin beni görmekten her seferinde sonsuz mutluluk duyduğunu öğrendim.
* YAŞ 46: Yalnızca minik bir kart göndererek bile birini mutlu edebileceğimi öğrendim.
* YAŞ 49: Bir işi daha iyi yapmaya çalıştığımda, yaratıcılığa dönüştüğünü öğrendim.
* YAŞ 50: Sevgi, evde üretilmemişse, başka yerde öğrenmenin çok güç olabileceğini öğrendim.
* YAŞ 53: İnsanların bana, izin verdiğim biçimde davrandıklarını öğrendim.
* YAŞ 55: Küçük kararları aklımla, büyük kararları ise kalbimle almam gerektiğini öğrendim.
* YAŞ 64: Mutluluğun parfüm gibi olduğunu, kendime sürmeden başkasına veremeyeceğimi öğrendim.
* YAŞ 70: İyi kalpli ve sevecen olmanın, mükemmel olmaktan daha iyi olduğunu öğrendim.
* YAŞ 82: Sancılar içinde kıvransam bile başkalarına baş ağrısı olmamam gerektiğini öğrendim.
* YAŞ 90: Kiminle evleneceğimizin, hayatta verilen en önemli karar olduğunu öğrendim.
* YAŞ 95: Öğrenmem gereken daha çok şey olduğunu öğrendim.

 

PAYLAŞIN, IŞIK SAÇIN!

Hayatın koşuşturması içinde bazen kendimizi öyle kaybederiz ki, sevginin ne olduğunu bile
unuturuz! İşte sizlere sevginin gücünü hatırlatan ve paylaşımın gücünü gösteren bir öykü....

Bir gün sormuşlar ermişlerden birine; " Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?" diye... "Bakın göstereyim" demiş ermiş. Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar.

AÇ KALKMIŞLAR
"Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz" diye bir de şart koymuş. "Peki" demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan. Bunun üzerine, "Şimdi..." demiş ermiş, "Sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe..." Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen, ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. "Buyrun" deyince her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içmişler çorbalarını. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan. "İşte" demiş ermiş, "Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır. Şüphesiz şunu da unutmayın. Hayat pazarında alan değil, veren kazançlıdır her zaman.."

                                                                 Ayten BİNGÖL

                                                      M.Üner İlköğretim Okulu

 

                                VEDA VAKTİ

 Yine bir veda vakti geldi demek

Gidiyorsunuz,

Çiçeklerinizi arkanızda bırakarak,

Yine bir veda vakti geldi demek

Gidiyorsunuz,

Gözleriniz dolu,

Kalbinizdeki acılarla,

Siz,sanmayın ki biz hiç üzülmüyor,

Hiç ağlamıyoruz.

Sanmayınki gidince kalbimizde yeriniz

Hiç kalmayacak.

Sanmayınki unutacağız

geçen o güzel günleri !...

      Figen EROL  7/D H.Korkmaz İ.Ö.O. (Mat.öğrt.için yazdıgı siir)

boş

Add your content here
Add your content here
Add your content here
Add your content here
Add your content here
Add your content here
Add your content here
Add your content here
Add your content here
Add your content here
Add your content here
Add your content here
Add your content here
Add your content here
Add your content here
Add your content here

I might talk about how old I am, what I look like, and what I do for a living. (I'll try to be truthful!)

I might also include some information about my personal history: where I grew up, where I went to school, various places I've lived. If I have one, I'll include a picture of myself engaging in an activity I enjoy, such as a sport or hobby.

Backpacker taking a drink; Size=180 pixels wide
Taking a break from work

What a job!

I might describe my job in a little more detail here. I'll write about what I do, what I like best about it, and even some of the frustrations. (A job with frustrations? Hard to believe, huh?)

Favorites

Here's a list of some of my favorite movies:

Jules and Jim, Manhattan, Breaking the Waves

Here's a list of some of my favorite music:

Nirvana, Frank Sinatra, Ibrahim Ferrer

Resım,yazı,sıır  vb  dokumanlarınızı  gonderın  yayınlayalım...          
ıletısım : onc37@mynet.com

erdalceylan2.gif

fen bilgisi